Yol.
Otobüsteyim. Yollar ilerlese de bazen aynı yerde kalıyorum. Bu sefer nasipliydim ki otobüsün kalkmasına az bir zaman vardı, bindim. Bebeklere olan zaafımdandır otobüsün tek yolcusu olan biri bebek iki çocuklu olan ablanın arkasına oturdum. Çünkü biliyordum ki bebek annesinin kucağındayken yüzü bana dönük olacak ve etrafa gülücükler saçacak bende buna yakından tanık olup mutlu olacaktım. Tahmin ettiğim gibi de oldu. Bebek öylece yüzüme bakıyor belki kendince bir şeyler anlıyordu. Gerçekten ben de onun bana bakışı kadar düşünceli bakıyordum ona. Bebekler bir şey düşünür mü? Bilemem. Belki sevdiği bir şeyi görünce heyecanlanırlardı. Yavaş yavaş dünyaya alışır, şu değişik dünyanın ayak izini takip ederlerdi onlar da. Böyleydi çünkü buranın kuralı. Bir süre bebekle bakıştık. Aslında anlamlandırma çabası bakımından aynı soru işaretinin içinde geziniyorduk onunki yolun en başıydı sadece. Daha sonra camdan dışarıyla hayaller kurarcasına bakan küçük ablası ilişti gözüme. Elinde bir kek ambalajı, açmaya çaba gösteriyordu ki annesi müdahale edip yardımcı oldu. Bir taraftan kek yiyor bir yandan da sorular soruyordu annesine, tüm bilmediklerine dair sorular. Annesi bir yandan bebeğiyle ilgilenmeye çalışıyor bir yandan da onun küçük ablacığının sorularına yetişmeye çalışıyordu. Bir ara şu soruyu sordu:
-Anne bütün otobüsler evimize gidiyor mu?
Masumcaydı :) Bu soru üzerine düşündüm. Tüm yollar varacağımız yere çıkar mıydı? Çıkmazdı elbet ama her yolun bizim yolumuza varacak bir geri dönüşü vardı. Ben bunları düşünedururken annesi de küçük kıza cevabını vermişti çoktan. Bebek de uykuya dalmıştı. İnmek üzere ayağa kalktım. Herkes için bir durak vardı şu dünyada. Dünyaya gelecek, kendi yolunun otobüsüne binecek ve durağımız gelince inecektik. Otobüs durdu, indim...
Yorumlar
Yorum Gönder