An'laşılmak.
Düşünüyorum artık bana boş bir çaba gibi geliyor. Ya da kimsenin bütünüyle başaramayacağı bir olgu. Ömür hanım şiirinde söylendiği gibi kim kimin derinliğini görebilir, hangi gözle ?
Demek ki anlaşılmak derinlik gerektiriyor. Modern çağ bize yüzeyelliği pompalarken bizler hem yüzeyde hem derinde kalmanın ikilemliğini yaşıyoruz. Şairlere bakıyorum mesela onlar da hep anlaşılmamaktan yakınmışlar yakınmayı bırakan ve anlaşılmayı beklemeyene de şair demişler zaten. Âh. İnsan gerçekten ne kadar çıkmaz sokak bir varlık. Acıları, korkuları, sevinçleri hiç bitmeyen. Bırakın bir başkasını anlamayı, kendi kendini bile anlamak büyük bir meziyet gerektiriyor. Etraf kendini dahi duymayan insanlarla dolu.Tüm bunların içinde anlaşılmak mümkün mü?
Gerçekten uzun uzadıya tartışılır. Sanırım en iyi anlaşılma şekli bir beklenti içine girmeden yazmaktır. Belki de bu yüzden satırlarla aramı iyi tutmaya çalışıyorum. Yoksa gecenin 2' sinde kendimi burada bulmamın bir açıklaması yok. Fakat anlaşılmasa da bir şekilde kendini ifade ediyor insan. Çizerek yazarak, yaşayarak...
Yük.
Nedir?
Taşınması zor olan mı ?
Zaman geçtikçe katedilen yol mudur yük ?
Yoksa katedilmeyen yolun yükü mü daha büyüktür?
Uzun uzadıya düşündüm gerçekten bazı soruların içinden çıkılmıyor.
Bildiğim tek bir şey var ki yüksüzlüğün ağırlığı yükün ağırlığından daha fazla.
|Çizim: Hasan Aycın
Yorumlar
Yorum Gönder